Türkiye’de Bulunan Yerli Atlar Nelerdir?
Türkiye’nin jeopolitik konumu Asya ve Avrupa’nın geçiş yolları üzerinde bulunduğu için bu bölgelerden geçen atların ülkemiz topraklarının üzerinde bir etkisi olması oldukça beklenen bir durumdur.
Atların insanlığa hizmeti sanayileşmenin getirdiği makineler çağıyla beraber önemini azaltmıştır. Bu demek değildir ki tamamen etkisizleşmiştir, ancak eskiye göre önemi ciddi derecede azalmış durumdadır. Buna bağlı olarak, sanayileşmenin günümüze kadar olan süreci değerlendirildiğinde aslında atın insanlık üzerinde düşüşe geçen etkisinin çok uzun bir tarih olmayacağı rahatlıkla gözükür. Çünkü Sanayi Devrimi yaklaşım 18. ve 19. Yüzyıllarda buhar makinelerinin bulunmasıyla ve birtakım üretim teknikleriyle gerçekleşiyor. Atların insanlığa hizmeti ise yaklaşık olarak M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanıyor.
Arkeolojik Bulgulara Göre Atın Evrimi
Arkeolojik çalışmalar bizlere atın evriminin yukarıda da belirttiğimiz gibi yaklaşım M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzandığını gösteriyor. Anadolu coğrafyası içinde kalan Fırat ve Dicle diye adlandırılan bölgede bulunan bu kazılar atların, Orta Asya’da atı ilk evcilleştiren Türkler tarafından bu bölgeye getirildiği düşünülüyor. Türklerin atları binek ve savaş aracı olarak kullanmasına benzer bir kullanım amacı Anadolu’da da gözüküyor ancak burada atlar bunlardan ziyade eti ve sütü için yetiştiriliyor. Daha sonra atın öneminin fark edilmesiyle savaş aracı olarak kullanılmaya başlanıyor. Atların evcilleştirilirken farklı at türleriyle çiftleşmeleri ile tür çeşitliliği artmış ve özellikle Türklerin dünya coğrafyalarına yayılmasıyla at da dünyaya yayılmış olmuştur. Tabii bu dönemlerde at örneğin Amerika Kıtası’nda vardı ancak vahşi atlar olarak bulunuyorlardı. Bahsi geçen evcil at ırklarının başında Moğol yabani atı, Doğu Avrupa yabani ve orman atı atı gelmektedir. Bunların sırasıyla Latince isimleri; Equus robustus Moğol atı, Equus przewalski Doğu Avrupa atı ve Equus robustus orman atı olarak bilinir.
Türklerde At Kültürü
Türklerde at kutsal ve son derece önemli bir hayvandır. Yapılan çalışmalarda çeşitli ritüellerde at iskeletleri mezarlarla beraber bulunmuştur. Bu da gösteriyor ki Türkler, tarihlerinde atı çok önemli bir yere koymuşlar. Zaten bu önemin bir diğer işareti ise Türklerin kullandıkları takvimlerde at isimlerine yer verilmesinden gözükebilir. Bazen aylara bazen yıllara at isimleri vermişlerdir. Mesela At Yılı’ndan gelen at burç olarak günümüzde Çin burçlarında bulunmaktadır. At adı eski kaynaklarda Göktürk Anıtları’nda ve Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-ı Türk’ünde yani Türkçe-Çince sözlüğünde geçmektedir. Ayrıca çeşitli kaynaklar atlarda kullanılan nalların ilk olarak Türkler tarafından üretildiğini söylemektedirler.
Türklerin atlara olan bağlılığı Osmanlı Devleti kurulduktan sonra da devam etmiştir. Hatta devlet içerisinde özellikle askeri alanda at ihtiyacının karşılanması büyük önem arz etmiştir. Bu talebin giderilmesi amacıyla ise Hayvanat Ocakları ve Çiftlik Atı Hümayunu kurulmuştur.
Gerileme Devri ile Birlikte Atın Öneminin Azalması
Osmanlı Devleti’nde atın öneminin azalması 1700’li yılları bulmuştur. Yani kuruluşundan itibaren (1299 yılı) yaklaşık 400 yıl at önemini kaybetmemiştir. Gerileme dönemi yaklaşık olarak 1699 Karlofça Anlaşması’nın imzalanmasından başlayarak 1792 Yaş Anlaşması’na kadar olan süreç için kullanılır. Zaten gerileme sonrasında Osmanlı Devleti toparlayamayacak ve yıkılma dönemine girecektir. Karlofça Antlaşması; Osmanlı Devleti’nin Kutsal İttifak Devletleri ile yaptığı anlaşmadır. Yapıldığı şehirden dolayı bu adı almıştır. Anlaşma, o dönem padişah olan 2. Mustafa’nın Avusturya’ya seferler düzenlemesi ve ; Osmanlı Devleti’ni durdurmak için papalığım emriyle kurulan Kutsal İttifakın karşısında alınan mağlubiyetler sonucu imzalanmıştır. Antlaşma sonucunda ; Osmanlı Devleti Batı’da çok büyük topraklar kaybetmiş ve Osmanlı Devleti kaybedilen toprakları geri almak amacıyla yeni bir devlet stratejisi benimsemiştir. Haliyle devam eden süreç içerisinde işler yolunda gitmemiş ve Osmanlı Devleti artık yıkılma dönemine girmiştir. Kaybedilen büyük topraklar, ekonomik olarak yaşanan problemler, iç isyanlar neticesinde ata olan önem bu dönemde kaybedilmiştir. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla devlet eliyle atçılığa verilen önem artmıştır. Ancak dünyada atçılığa olan önem zaten azalmaktaydı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurulmasıyla Ata Olan İlginin Artması ve Modern Türkiye’de Atın Yeri
Cumhuriyetin kurulmasında sonra atın önemi artmıştır. Büyük bir bağımsızlık savaşı veren Türkiye Cumhuriyeti özellikle ekonomik alanda birtakım reformlar yapıp savaşın sebep olmasından kaynaklı içinde bulunduğu ekonomiyi düzeltmek zorunda kalarak çalışmalara başlamıştır. At bu çalışmalarda ilk olarak tarımsal faaliyetler için kullanılmıştır. Öncelikli amaç tarla gibi tarım alanlarını at kullanarak sürmektir. Haliyle at yetiştiriciliği artmış ve bununla beraber at depoları ve hangarlar hatta at çiftlikleri kurulmuştur. O dönemde ülkenin mevcudiyetindeki at ihtiyacından dolayı atlar ithal edilmiştir. İthal edilen atlar arasında; Arap atları, Nonius, Percheron, Ardene ve Haflinger at türleri bulunmaktadır. Bu atlar melezlenmek amacıyla kullanılmıştır. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde de ata olan ihtiyaç oldukça azalmıştır. Artık savaşlarda atın bir önem olmadığı tamamen kanıtlanmış, at savaşlar için tamamen çağ dışı olarak nitelendirilmiştir. Bu gelişme de devlet tarafından at üretimi ve çeşitliliği üzerine uygulanan çalışmaları azaltmış, üretim faaliyetlerinin bir kısmının sonlanmasına sebep olmuştur.
Günümüzde ise at yetiştiriciliği tüzel kişilerin gayreti dışında devlet eliyle belirli bölgelerde devam etmektedir. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı çeşitli çiftlikler at yetiştirmeye devam etmektedir. Bunların bulunduğu iller sırasıyla; Bursa’nın Osmangazi ilçesindeki Karacabey’de bulunan Türkiye Jokey Kulübü at çiftliği, Eskişehir’deki at çiftliği, Malatya ilimizde bulunan Sultansuyu at çiftlikleridir.
Karacabey At Çiftliğine Nasıl Gidilir?
Eğer otobüs kullanarak gidilecekse; Demirtaş Barbaros hattından Osmangazi güzergahı için 17D numaralı otobüs yaklaşık 107 dakikada, Kuştepe’den Osmangazi güzergahı için G/2 numaralı otobüs yaklaşık 80 dakikada, Saray Kebap Osmangazi güzergahı için D10, D6 numaralı otobüs yaklaşık 40 dakika, Santur Aile Çay Bahçesi Osmangazi güzergahı için 60B numaralı otobüs yaklaşık 74 dakika, Tahtakale Osmangazi güzergahı için 23A numaralı otobüs 70 dakika, İlem Cafe Osmangazi güzergahı için G2 ve H1 hatları yaklaşık 100 dakika, Soğanlı Botanik Parkı’ndan Osmangazi güzergahı için 15 numaralı otobüs yaklaşık 75 dakika sürmektedir.
Eğer metro veya raylı sistem kullanılıp gidilecekse; Kuştepe Osmangazi güzergahı yaklaşık 45 dakika, Saray Kebap Osmangazi güzergahı yaklaşık 30 dakika ve Tahtakale Osmangazi güzergahı ise yaklaşık 30 dakika sürmektedir.
Görüldüğü gibi artık ata olan ilgi eskiden olduğu kadar savaşmak veya etinden sütünden faydalanmak ya da dini ritüeller için olmaktan çıkmış ve daha çok kişisel ilgiye kaymıştır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta atlara olan ilginin farklı amaçlara kaymasıdır. Ulaşım ya da savaş aracı gibi daha mobil amaçlarla kullanma devri bitmişken artık eğlence, kişisel ilgi ve bahis ile alakalı ilgi artmaktadır. Bu da günümüzde atın önemi azalmıştır demenin yanlış olacağı anlamına geliyor. Yalnızca öneminin kaynağının değiştiği söylenebilir. Şöyle ki bahis yapmak için insanlar at yarışları izliyor buna bağlı olarak yalnızca yarışlarda yarışması için atlar yetiştiren çiftlikler kuruluyor. Ya da Tay TV gibi sadece canlı at yarışları ve canlı maç sonuçları paylaşan televizyon kanalları kuruluyor. Tay Tv üzerinden bahis yapan insanlar at yarışlarını anlık olarak takip edebilirken canlı maç sonuçları ile kendi yaptıkları bahis ve verileri kıyaslayabiliyorlar. Tay Tv bu hizmetiyle at yarışı severlere büyük bir hizmet sağlamış oluyor. İnsanların canlı maç sonuçları takip edebileceği nadir kanallardan olan Tay tv bahis yapan insanların yakından takip ettiği atlar ve at yarışları ile ilgili bilgileri paylaşıyor.